top of page
  • Yazarın fotoğrafıMüslüman

RESULE İTAAT ÜZERİNE










Hadisleri ve sünneti dinde kaynak olarak görenlerin delil olarak gösterdiği ayetlerden biri olan Ahzab suresinin 66. ayeti şöyle:


"Yüzlerinin ateşte evrilip-çevrileceği gün "Eyvahlar bize. Keşke Allah'a itaat etseydik, Resule de itaat etseydik." derler."


Bu ayeti tek başına okuduğumuzda gayet doğal olarak "Eyvahlar olsun, resule itaat etmezsek cehennemlik olacağız, demek ki hadis-sünnet hak" diyebiliriz bir kısmımız. Bektaşi kafasının bu klasik hilelerinden birini çözmenin en kolay yollarından biri ayetlerin öncesine ve sonrasına bakmaktır. Çünkü, ayetleri bağlamlarından ve bütünlüklerinden kopararak okumak insanı felaketlere sürükleyebilir. O halde ayeti öncesi ve sonrasıyla birlikte tekrar okuyalım. Bakalım kıyamet gününü canlandıran bu ayet kimlerin akıbetiyle ilgili.


63 - İnsanlar sana kıyametin zamanını soruyorlar. De ki: Onun bilgisi Allah katındadır. Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır.

64 - Şu muhakkak ki, Allah kâfirleri rahmetinden kovmuş ve onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır.

65 - (Onlar) orada ebedî olarak kalacaklar, (kendilerini koruyacak) ne bir dost ne de bir yardımcı bulacaklardır.

66 - Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün: Eyvah bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, Peygamber'e de itaat etseydik! derler.

67 - Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler.

68 - Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden kov.

69 - Ey iman edenler! Siz de Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu, dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah yanında şerefli idi.

70 - Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin.

71 - (Böyle davranırsanız) Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Resûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.

Evet. Ayetlerin tamamına baktığımızda görüyoruz ki; kafirlerin akıbetini anlatan bir kıyamet sahnesi canlandırılıyor ve Müslüman olmayanların o gün nasıl pişman olacağı anlatılıyor.

Bir kafirin resule itaati nedir diye soracak olsak "Hadislere ve sünnete uymaktır" diyecek aklı başında bir insan olmadığına göre, bir kafirin resule itaati, çağırdığı şeye iman etmekten ibarettir, yani Müslüman olmasıdır. Hal böyleyken bu ayeti tek başına alıp hadis ve sünnete delil olarak göstermek Allah'ın sözünü çarpıtmak, gerçeğin üstünü örtmek değilse nedir?


Ayetlerin devamında Allah'ın vurgu yaptığı önemli bir konu var ki 69. ayetten itibaren hitap, bir anda "Ey iman edenler"e evriliyor ve iman edenlerin, Yahudilerin Musa'ya eziyet ettiği gibi Muhammed Nebiye eziyet etmemelerini öğütlüyor. Anlaşılan o ki; nebimiz ile ilgili Musa Nebi'ye yapıldığı gibi fiziki olmayan ama incitici ithamlar yapılıyordu ve bu ithamlar eziyet derecesinde idi.

Bugün nebimizi neredeyse Allah'la eş göstermeye varan abartılı yüceltmelere bakıp, o zaman ki iman edenlerin nebiyi nasıl incittiğini tahayyül edin lütfen. Bu ancak münafıkların işi olabilir değil mi? Peki münafıklar bilmiyor mu O'nun Allah'ın elçisi olduğunu? Tabi ki biliyorlar ve iman etmiş görünüyorlar ama Allah neden onlara "Ey münafıklar" diye değil de "Ey iman edenler" diye sesleniyor? Haklarında sure bile indirilmiş olan münafıklar için Rabbimizin böyle bir ibare kullanmış olması mantıksız olduğuna göre bu hitap ve uyarı münafık olmayan bazı sahabelere gelmiş olmalıdır. Peki o bazı sahabeler hangi cesaretle Allah'ın elçisine eziyet etmiş olabilir sizce? Resulü melek değil de o toplumda yaşayan bir insan olarak gördükleri için olabilir mi?

Kendinizi düşünsenize, o dönemde yaşıyorsunuz, elçi sizin yanınızda ama siz elçiye eziyet ediyorsunuz! Bunun bir tek mantıklı açıklaması olabilir. O da; henüz yeni Müslüman olmuş insanlarda İslam şahsiyeti tam olarak oturmamıştır, cahiliyeden kalma kötü bazı huyları hemen temizlenmemiş, bir süre daha etkisini göstermiştir. Peki, Allah neden bu sahabeleri dinden çıkmış olmakla suçlayıp, kafirlikte yargılamıyor da sadece "Allah'tan korkup doğru söz söyleyin ki işleriniz kolaylaşsın ve affedilin" diyor? Bugün sırf "Hadis ve sünnetle amel etmem" dediğimiz için bizi kafirlikle itham edenler için çıkarılacak ciddi dersler vardır bu ayetlerde. Nebiye olan sevgimizi, ifade ettiğimiz halde görmezden gelip, güya Allah adına bize buğzedip lanetleyenler Allah'tan daha fazla koruyor galiba elçisini. Kraldan çok kralcı olmak samimiyet değil samimiyetsizlik göstergesidir ve içinde şirkten tutun cehalete kadar bir çok arıza barındırır. Allah bizi bu münafıkların şerrinden muhafaza etsin.


Gelelim son ayete: Eminim 71. ayete bakıp "Bakın Allah bize de resule itaat edin diyor, ne oldu, şiştiniz mi" diyecek olanlar şimdiden sesini kessin.

Neden mi? Çünkü 66. ayetteki itaat ile 71. ayetteki itaatin anlamları aynı. Kafirlere nasıl ki Allah'ın ayetlerini okuyor ve o ayetlere itaat bekliyorsa bizlere de Allah'ın ayetlerini okuyor. Yani 66. ayetteki itaat nasıl ki Nebinin şahsına değil Allah'a ve Allah'ın söylediklerine itaat ise 71. ayetteki itaatte aynıdır.

Sahabe bile olsak, Allah'ın emirlerini içselleştirip ihlasla amel etmiyorsak Allah'a resule itaat etmiş olmayız. Çünkü resul onları kendine değil Allah'a ve O'nun sözleri olan Kuran'a uymaya davet ediyordu. Çünkü O'nu ayıpladıkları, yerdikleri her konu Allah'ın bir emrine karşılık geliyordu. Allah'ın emri ile Zeynep'le evlendi eleştirildi, Allah'ın emri ile ve o emre göre ganimetleri dağıttı yine eleştirildi, Allah'ın emri ile savaşa çağırdı, eleştirildi, itaat edilmedi veya gönülsüz itaat edildi. Bu durumlara baktığımızda, eğer bugün elçiyi Allah'la eşitleyenler haklı olsaydı, o toplumun çoktan helak edilmesi gerekirdi ama Allah onlara yardım etti ve İslam kısa sürede tüm dünyaya onların eliyle yayıldı.


Resule itaatin Kuran'da anlatılan nebiye itaat olduğunu ve O'nun gerçek hadislerinin-sünnetlerinin Kuran'da yeterince işlendiğini, bunlarla yetinmemiz gerektiğini anlayıp, buna göre imanımızı düzelttiğimiz gün Allah bize de vaadi olan o yardımı gönderecek ve yeniden güçlü hale getirecektir inşallah.

Bu Sünnetullah'tandır.

31 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

19

bottom of page